top of page

Robotlardan Farkımız

Bugünkü yazım Mary Oliver’ın Yaz Günü şiirinden alıntı bir cümle ile başlıyor. İngilizcesi çok daha etkili geldi, bu sebeple önce İngilizcesini, sonra benim için anlamını yazacağım: “What is it you plan to do with your one wild and precious life?”


Soru tekrar tekrar kendine sorulası bir derinlikte. Diana Nyad’ı 60 yaşında Küba’dan Florida’ya yüzmeye ikna ettirecek kadar da güçlü. Ben yine de soruyla yüzleşmeden önce birkaç internet araştırması yapmak istedim. Chat Gpt’ye bu soruyu sorduğumda aldığım yanıt daha da şaşırtıcı oldu. İşte yaşadığım a-ha anlarından biri. Chat GPT bu soruyu bu şekilde yanıtlıyor: “İnsanların sahip olduğu gibi bir yaşamım yok”


Robotlardan farkımız da bu mudur sizce? Hayatımıza heyecan, adrenalin, enerji, tutku ve anlam katmak mı? Sahi, bu biricik, belki bir daha yaşamayacağımız hayatımızda şimdiye kadar anlamlı ve vahşi ne yaptık? Sınırlarımızı ne zaman zorladık? Ne peşinde asla pes etmeyip koşturup durduk?


Bu soruları ah, vah diyerek sormuyorum. Bu şekilde sorulan soruları sevmiyorum. Herkesin daha iyi bir yaşam yaşamaya hakkı var ve kimseyi yargılamak da haddimize değil. Cem Yılmaz’ın esprisinde olduğu gibi “Valla yaşamıyoruz” gibi bir tavır da değil bu. Bundan sonrası için bir nefes, farkındalık, ve eyleme davet sadece…


Şimdi bir durup düşünün. Sırtınızı rahat bir yastığa yaslayın. Güzel, derin bir nefes alın. En son neyin hayalini kurmuştunuz ve yarım kalmıştı? Nelerden vazgeçmiştiniz, artık çok geç olduğunu düşünmüştünüz? Ve son soru: Sadece 1 yıl ömrünüz kalmış olsa, biricik hayatınızı nasıl değerli ve vahşi kılardınız?



Comments


bottom of page